İYİLİKTE & BİLGİDE AKARSU GİBİ OL
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Arama
 
 

Sonuç :
 


Rechercher çıkıntı araştırma

En son konular
» Öyle Bişey İştee=)=S
İslam'da Aile Ve Aileye Karşı Sorumluluklar –I EmptyC.tesi Ara. 13, 2008 6:55 pm tarafından şerife.1903

» Şahmaran
İslam'da Aile Ve Aileye Karşı Sorumluluklar –I EmptyPerş. Ara. 11, 2008 11:28 pm tarafından şerife.1903

» Söylesene
İslam'da Aile Ve Aileye Karşı Sorumluluklar –I EmptyPerş. Ara. 11, 2008 12:39 am tarafından şerife.1903

» Sevmek bana yaramıyor anne
İslam'da Aile Ve Aileye Karşı Sorumluluklar –I EmptyPaz Ara. 07, 2008 7:39 pm tarafından şerife.1903

» Ayrılık sevdaya dahil
İslam'da Aile Ve Aileye Karşı Sorumluluklar –I EmptyPaz Ara. 07, 2008 7:36 pm tarafından şerife.1903

» Istanbul Üniversitesi Jeofizik Mühendisligi Bölümü
İslam'da Aile Ve Aileye Karşı Sorumluluklar –I EmptyPaz Ara. 07, 2008 7:34 pm tarafından şerife.1903

» beni aramaya çıkarsa yüreğin ..!!!
İslam'da Aile Ve Aileye Karşı Sorumluluklar –I EmptyPerş. Ara. 04, 2008 6:20 pm tarafından şerife.1903

» Kalori yakmanın 20 yolu
İslam'da Aile Ve Aileye Karşı Sorumluluklar –I EmptyPtsi Ekim 20, 2008 1:35 pm tarafından şerife.1903

» Anti Virus Programinizi Test Edin! Bu test ile AV Programinizi PC nize zarar vermeden test edin
İslam'da Aile Ve Aileye Karşı Sorumluluklar –I EmptyCuma Ekim 17, 2008 6:22 pm tarafından aysien

» Yorumsuz...............................!!
İslam'da Aile Ve Aileye Karşı Sorumluluklar –I EmptyPtsi Ekim 13, 2008 4:39 pm tarafından Yonca eylem

» öyle ßir gidişdi ki seninki..!!
İslam'da Aile Ve Aileye Karşı Sorumluluklar –I EmptyPtsi Ekim 13, 2008 4:34 pm tarafından Yonca eylem

» Sendeki yürekde yalanmiş yazik...!!!!
İslam'da Aile Ve Aileye Karşı Sorumluluklar –I EmptyPtsi Ekim 13, 2008 4:28 pm tarafından Yonca eylem

» Günahsız aşk...
İslam'da Aile Ve Aileye Karşı Sorumluluklar –I EmptyPtsi Ekim 13, 2008 4:25 pm tarafından Yonca eylem

» Gitme Dedim /Gittin..
İslam'da Aile Ve Aileye Karşı Sorumluluklar –I EmptyPerş. Ekim 09, 2008 3:04 pm tarafından Yonca eylem

» Makyaj yaparken aklınızda bulunsun
İslam'da Aile Ve Aileye Karşı Sorumluluklar –I EmptyPtsi Ekim 06, 2008 9:35 pm tarafından Yonca eylem

» Parmak Izlerinde Kaybolduğumu Görmüyormusun..!!?
İslam'da Aile Ve Aileye Karşı Sorumluluklar –I EmptyPtsi Ekim 06, 2008 9:32 pm tarafından şerife.1903

» Nasa.......
İslam'da Aile Ve Aileye Karşı Sorumluluklar –I EmptyPtsi Ekim 06, 2008 9:29 pm tarafından şerife.1903

» Nasıl öldü bu adamm...
İslam'da Aile Ve Aileye Karşı Sorumluluklar –I EmptyPtsi Ekim 06, 2008 9:24 pm tarafından şerife.1903

» Makyaj Malzemelerindeki Bakterilere Dikkat!
İslam'da Aile Ve Aileye Karşı Sorumluluklar –I EmptyPtsi Ekim 06, 2008 9:09 pm tarafından Yonca eylem

» MAKYAJ YAPMA SANATI
İslam'da Aile Ve Aileye Karşı Sorumluluklar –I EmptyPtsi Ekim 06, 2008 8:59 pm tarafından Yonca eylem

DUVAR YAZILARI

Madem geldin dünyaya çalış Fizik Kimyaya :)

 

Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste...

 

Yaav burada yazısız bir duvar vardı nereye gitti.

 

Bu kadar cehalet ancak tahsille olur!

 

Senin söylediklerine kim inanır. Tabi ki Kadir İNANIR.

 

Bebeğe araba çarpmış fakat ölmemiş, neden?

Çünkü bebeğin bezi BARİYERLİymiş

Dünyanın ilk aşk şiiri:

Dünyanın ilk aşk şiiri:

Damadım, kalbimin sevgilisi Güzelliğin büyüktür baldan tatlı Aslan, kalbimin kıymetlisi Güzelliğin büyüktür baldan tatlı Benim değerli okşayışlarım baldan tatlıdır Yatak odasında bal doludur Güzelliğinle zevklenelim Aslan seni okşayayım Benim değerli okşayışlarım baldan tatlıdır Damadım benden zevk aldın Annem söyle sana güzel şeyler verecektir Babam, sana hediyeler verecektir. Sen beni sevdiğin için Lütfet bana okşayışlarını Benim Tanrım, benim koruyucum Tanrı Ellil'in kalbini memnun eden Şusin'im Lütfet bana okşayışlarını


İslam'da Aile Ve Aileye Karşı Sorumluluklar –I

Aşağa gitmek

İslam'da Aile Ve Aileye Karşı Sorumluluklar –I Empty İslam'da Aile Ve Aileye Karşı Sorumluluklar –I

Mesaj tarafından aysien Çarş. Eyl. 24, 2008 11:29 am

İslam'da Aile Ve Aileye Karşı Sorumluluklar –I



Nesep veya evlilikle bir araya gelmiş ana, baba ve çocuklardan oluşan topluluk aile diye tanımlanır. Bir toplumun temel taşı, aileden oluşur. Bu açıdan aile, toplumda önemli bir konuma sahiptir. Neslin devamı için aile dediğimiz müesseseye ihtiyaç duyulmaktadır.
İlk aileyi, ilk insan Hz Adem (a.s) ile Hz. Havva (a.s) kurmuştur. O zamandan beri aile müessesi olgunlaşmış ve gelişmiştir.
"Kadınlara, oğullara, kantar kantar yığılmış altın ve gümüşe, salma güzel atlara, hayvanlara ve ekinlere duyulan tutkulu şehvet insanlara 'süslü ve çekici' kılındı. Bunlar dünya hayatının metaıdır. Asıl varılacak güzel yer Allah katındadır." ( Ali- İmran, 14 ) Allah-u Teala insana, yaradılışındaki fıtrata uygun olarak bu duyguları (karşı cinse duyulan ilgi) vermiş, yalnız bu meyillerin tatmin yolunu da belli prensiplerle sınırlamıştır. Bu sınırlar sünnete uygun evlenmelerdir.

O halde "Evlilik nedir?" sorusunu yanıtlamak gerekirse; evlilik, en sade haliyle iki insan hayatının bir ömür boyunca birleşmesidir. Bu hayat yolculuğunda birbirine bağlı kalma sözüdür evlilik. Yani koşullar ne olursa olsun, aile fertlerinin başına hangi musibet/hastalık, başa ne türlü belalar/sıkıntılar gelirse gelsin birbirlerinin destekçisi olacağının sözüdür evlilik. Eşler evliliğe nasıl bakıyorlar? Yalnız nefsin tatmini/ çoluk çocuğa karışmak için mi yoksa Allah'ın razı olacağı bir hayatı göğüsleyebilecek bir hayat arkadaşı edinmek için mi evleniliyor?

Ayrıca seçeceği bu hayat arkadaşının özellikleri, hassasiyetleri, endişeleri, hayata olan bakış açısı, imani olgunluğu ve eşlerin birbirlerinden istekleri (şartları) oldukça önem taşımaktadır.

Hadis-i şerifte buyuruldu ki; "Şu üç sıfat kadının iyi olduğuna alamettir:

1-) Güzel huylu olmak, 2-) Allah-u Teâlâ'dan korkar olmak. 3-) Kanaatkâr olup, Cenab-ı Hak'kın verdiğine razı olmak."

Evlilikte sıkça yapılan yanlışlardan en önemlisi, evlenilecek kişiyi seçerken güzelliğe ya da zenginliğe aldanarak evliliklerin yapılmasıdır. Oysa ki Peygamber Efendimiz (s.a.v), bir hadis-i şerifte şöyle buyuruyor: Abdullah bin Amr'dan rivayetle "Güzellikleri sebebiyle kadınlarla evlenmeyin, çünkü güzelliklerinin onları (kibir ve gurur sebebiyle) alçaltacağından korkulur. Onlarla mal-mülkleri sebebiyle de evlenmeyin, zira mal ve mülkün onları azdıracağından korkulur. Fakat onlarla diyaneti esas alarak evlenin. Yemin olsun, burnu kesik, kulağı delik, siyahi dindar bir köle, (dindar olmayan hür kadınlardan) efdaldir."

Evliliğin sağlıklı bir şekilde ayakta durabilmesi için hem kadının ve hem de erkeğin üzerine düşen bazı görevler vardır. Bilinmelidir ki ailenin sağlam bir şekilde ayakta kalabilmesinin şartı, bu görevlere son derece sadık olmakla, ahde vefa göstermekle olur. Bu görevleri kısaca açmak gerekirse;

a-) Erkeğin Eşine Karşı Görevleri:

Kadın, erkeğe Allah'ın bir emanetidir. Erkek, Allah'ın çizmiş olduğu sınırlar ölçüsünde emanete sahip çıkmalıdır. Hadis-i şeriflerde buyurulduğu üzere: "Kadınlarınıza eziyet etmeyin! Onlar, Allah'ın sizlere emanetidir. Onlara yumuşak olun, iyilik edin!" bir başka hadis-i şerifte; "Müslümanların en iyisi, en faydalısı, hanımına en iyi, en faydalı olandır. Sizin aranızda hanımına karşı en iyi, en hayırlı, en faydalı olan benim." Bu anlamıyla erkek, kadını gözetir, korur, kollar, her türlü sıkıntısını gidermek için madden ve manen eşinin yanında yer alır. O halde emanete riayet, onu her anlamda sahiplenmektir.

Erkek, eşinin maddi-manevi ihtiyaçlarını meşru dairede karşılamak zorundadır. Bu nedenle evin reisi evin geçimini üstlenirken, kazanacağı paranın helal olmasına son derece dikkat etmelidir. Aksi takdirde gayr-ı meşru yolla kazanmış olduğu malla, kendisiyle beraber aile efratlarına haram yedirmiş olacaktır.

Erkeğin, eşine gereken sevgiyi, ilgiyi, zamanı, değeri vermesi gerekir. Gerek erkek, gerekse de kadın her zaman için evlilik hayatlarında birbirlerinden devamlı olarak sevgi, ilgi beklerler. İnsan; fıtratı gereği, karşı taraftan gelen bir alakaya, sevgiye, değere her zaman için ihtiyaç duyar.

"Hepiniz çobansınız ve her çoban sürüsünden sorumludur" hadis-i şerif gereği düşünülürse evin reisi de eşinden sorumludur. Yani erkek, hanımının İslam'a ve İslami değerlere duyarsız kalmasına karşı seyirci kalamaz. "Ben zaten İslam'ı yaşıyorum, o yaşamasa da olur!" deme ihtiyarına sahip değildir. Bu konu ile ilgili olarak Rabbimiz şöyle buyuruyor: "Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennemden koruyun..." (Tahrîm, 6).

Kur'an, erkeğe indiği gibi kadına da inmiştir. Bu dünya imtihanında erkek, Yüce Rab'bine karşı sorumlu olduğu ve bütün yapıp-ettiklerinden hesaba çekileceği gibi; sayılan tüm bu hususlar kadın için de geçerlidir. "Erkek olsun, kadın olsun, her kim inanmış olarak iyi fiiller gerçekleştirirse onu mutlaka güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en güzeliyle mutlaka veririz". (Nahl, 97)

İslam, erkeğe verdiği önemi kadına da veriyor. Bu hususta Yüce Rab'bimiz Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruyor: "Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan; ikisinden birçok erkek ve kadın (meydana getirip) yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının… " (Nisa, 1)

Erkek; eşinin terbiyesinden, ahlakından, ilminden, İslami yaşantısından, hal ve hareketlerinden ve daha birçok husustan sorumludur. Bu anlamıyla endişe sahibi olmayan, İslami değerlere gereken hassasiyeti göstermeyen; heva ve hevesine uyup dünyaya dalan eşle yapılan evlilik için huzurdan, mutluluktan, saygı ve sevgiden, hoşgörüden bahsetmemiz mümkün olmayacaktır. Eğer bir ailede huzur yoksa, mutluluk yoksa, karşılıklı saygı ve sevgi yoksa; bu durumda o ailede nefret, birbirinden iğrenme, huzursuzluk gibi sorunlar ve yaşamı felce uğramış iki insan var demektir. İşte bu tür durumlarla karşılaşmamak için bu önemli noktaların göz ardı edilmemesi gerekir.

Erkek, gerektiği yerde hanımının İslam'a uygun olmayan hal ve tavırlarını düzeltmek için belli oranda cezalara başvurabilir. İslam'da terbiye anlayışı aşama aşamadır. Yani ayet ve hadislerde ifade edildiği üzere İslam dini yola gelmeyen kadını dövmeyi bir yöntem olarak erkeğin önüne sürmez. Burada esas olan, yapılacak ikazlarla kadının bir an önce yapmış olduğu hatanın farkına varıp hatasından vazgeçmesidir. Yoksa amaç kadının, erkeğin elinde ezilmesi, hor görülmesi, aşağılanma hususu değildir. "Erkekler, kadın üzerine idareci ve hakimdirler. Çünkü Allah birini (cihad, imamet, miras gibi işlerde) diğerinden üstün yaratmıştır. Bir de erkekler mallarından (aile fertlerine) harcamaktadırlar. İyi kadınlar, itaatkar olanlar ve Allah'ın korunmasını emrettiği şeyleri kocalarının bulunmadığı zamanlarda da koruyanlardır. Fenalık ve geçimsizliklerinden korktuğunuz kadınlara gelince: Önce kendilerine öğüt verin, yataklarından ayrılın. Bunlar da fayda vermezse dövün. Eğer size itaat ederlerse kendilerini incitmeye başka bir bahane aramayın. Çünkü Allah çok yücedir, çok büyüktür." (Nisa, 34) İslam'da kadının dövülmesini gerektirecek davranışlar çok az görülecek davranışlar olduğu için, kadını dövme İslâm'da hoş karşılanmamış, hele bu sebepler yokken dövmeye cevaz verilmemiştir.

Ayrıca Peygamberimiz(s.a.v) bu konuda şöyle buyurur; "Allah'ın kızcağızlarını dövmeyin". Açıkça görüldüğü üzere İslam'da her şeyin bir ölçüsü, bir sınırı vardır. Bu anlamıyla erkek, sudan bahanelerle kendisine emanet olarak bırakılan eşine karşı şiddete başvurma yetkisine sahip değildir. Bunun yerine en güzel bir şekil ile merhamet temelinde onu sahiplenmesi gerekiyor.

Kadın kocasına zor durumlarda teselli verebilmelidir. Dünya hayatının gerek meşakkatleri olsun ve gerekse de imtihan gereği başa gelen zorluklara karşı bir kadının yapması gereken, bu zorluğa şükrederek eşinin yanında sabretmesidir. Kadın yalnız iyi günlerde değil çok kötü koşullarda bile eşinin yanında yerini alması, en büyük destekçisi, moral kaynağı olması gerekir. " İyi günde düşman da dost olur, yanında yer alır." Mühim olan zor koşullarda, sıkıntının baş gösterdiği zamanlarda herkesin çekip gittiği bir anda hanımın eşine en büyük desteği sunmasıdır. Kadının bir yerde görev / sorumluluğu işte bu anlarda daha bir ortaya çıkar, daha bir önem taşır. Kısaca; kadın İslam'i temelde eşine bağlı olduğu sürece erkeğin de aynı şekilde şefkat ve merhamet temelinde eşine yaklaşması gerekir.

B-) Kadının Eşine Karşı Görevleri:

Kadın, eşine karşı (meşru dairede kaldıkça) itaat etmelidir. İslam'ın helal-haram sınırına uymaya gayret gösteren koca, kendi heva hevesine göre hareket edemeyeceğinin bilincinde olur. Bu bilinç doğrultusunda kadının da haddini bilen, hak-hukuk gözeten kocasının hiçbir isteğini (meşru dairede) red edemez, red etmemelidir.

Peygamberimiz bir hadis-i şerifinde şöyle buyurur: "Bir kadın kocası kendisinden razı olduğu halde ölürse Cennete girer." (Riyazus Salihin).

Diğer bir husus ise; hanım elinden geldikçe eliyle, diliyle ve tüm varlığıyla kocasının rızasını kazanmalıdır. Peygamber efendimiz buyurdu ki: "Cehennem halkının ekseriyetini kadınların teşkil ettiğini gördüm. Sebebi de, çok la'net ederler ve kocalarına karış küfran-ı ni'mette bulunurlar." (Buhari)

Kadın eşinin manen mülkünü, her türlü sırrını, namusunu ve çocuklarını korumalıdır. Kadın bu anlamıyla evinin bekçisi konumdadır. "…İyi kadınlar; gönülden boyun eğerler ve Allah'ın korumasını emrettiğini, kocasının bulunmadığı zaman da koruyanlardır ..." (Nisa, 34)

Peygamber (a.s) de şöyle buyuruyor: "Dünyada faydalanılan şeylerin en iyisi, saliha bir eştir. Kendisine baktığında seni sevindirir, gıyabında da mal ve namusunu korur." (Müslim, Buhari).

Erkek, evden çıkarken sahip olduğu değerleri hanımına emanet ederek güvenle çıkar. İşte kadın burada eşine karşı son derece sadakat örneği sergileyip geride bıraktığı değerlere bir ömür boyu sahip çıkmalıdır. Aksi takdirde eşinin kendisine bıraktığı maldan, sırlarından, namusundan endişe ederse güven dediğimiz husus ortadan kalkar. Birbirlerine güven duymayan iki eş, nasıl olur da bir arada bir ömür boyu beraber yaşayabilirler? Eşler arasında meydana gelen güvensizlik, hayatı çekilmez kılar.

Kadın, eşinin izni olmadan bir yerlere gitmemeli ve izni olamayan kişileri de eve almamalıdır. Evin reisi, eğer eşini razı olmadığı yerlere gitmemesini ve gelmesini istemediği kişileri evine almamasını eşinden isterse evin hanımı, haklı sebepleri öğrendikten sonra bu kararı gönül hoşnutluğuyla karşılaması gerekir. Bu hususa riayet, son derece önemlidir.

Kadın durup dururken, yani hiçbir haklı sebep yok iken boşanmayı istememelidir. Hadis-i şerif: "Bir kadın kocasından boşanırsa o kadına cennet kokusu haram olur." Hadiste anlatılmak istenen, hiçbir haklı sebep yok iken, erkek elinden geldiği ölçüde İslam'i değerlere karşı dikkat ediyorsa ve ortada haksızlık, zulüm yoksa kadın tüm bunlara rağmen boşanmayı talep ederse, işte bu kişiye cennet kokusu haram olur. Bu anlamıyla erkek, İslam'i sınırları çiğnemediği sürece, kadın ne boşanmak isteme hakkına sahiptir ne de koca istemedikçe boşanma olayı gerçekleşemez. Peygamberimiz bir hadis-i şerifinde şöyle buyurur: "Evlenin, boşanmayın. Zira talaktan, boşanmadan Arş-ı Ala titrer."

Bir hadis-i şerifte şöyle buyuruluyor: "Allah-u Teâlâ'nın hiç sevmediği helal şey talaktır." Eşler şaka yoluyla dahi birbirlerine boşandıklarını söyleyemezler, çünkü ağızdan çıkan en ufak bu türden bir şaka dahi evli çiftlerin boşanmasına sebebiyet verebilir.
aysien
aysien
SİTE YÖNETİCİSİ
SİTE YÖNETİCİSİ

Erkek
Mesaj Sayısı : 877
Yaş : 37
Nerden : ÇORUM / MERKEZ
İş/Hobiler : ÖĞRENCİ / WEB TASARIM / PROĞRAM TASARIM DİĞİTAL MEDYA / HACKİNG TOOLS
Lakap : ÖSKİ

https://oskan.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz